21 Ocak 2015 Çarşamba

607 numaradaki.

- Merhaba 607. Veda etmek için buradayım. Gideceğim. Hep yanımda olmanı isterdim aslında. Burada bu binada değil işte. Dışarıda bir yerde. Çimende. Denizi gören gökyüzüne bakan çatısız bir yerde. Bilmiyorum. Özleyeceğim seni.
- Buralardayım işte. hep buralarda olacağım. Sevmiyorum gitmeyi.
- Bu hafta yas günüm var. Geçip giden yılların yasını tutacağım. bi dilek tut...
- Uzaydan çin seddini görmek isterdim.
- Benim için bişey dile.
- Senin uzaydan çin seddini görmeni isterdim. Çok muhteşemdir.
- Başka bişey daha.
- Bilmiyorum...
- Başka bir dileğin yok değil mi? Anlıyorum.
- Var ama üç hakkımı da kullandım. Dilemişken iyi bişey dilemeli dedim.
- Üçüncüyü duymadım.
- Üçüncüyü duymamanı dilemiştim. Sende bir gariplik var bugün?
- Bilmiyorum 607... Bi eksiklik var üzerimde... Emin olmadığım şeyler var... bazı şeyler... bi şeyler bazında şeyler. ve anlamsız şeyler. bir sürü şey işte...
- Ben genelde geride kalan şeylere bakarım. Geride bıraktıklarıma değil. bende kalanlara. Çok bişey kalmadığını söylüyorlar. Yaşlı ve deli olduğumu da. Ama ben biliyorum, sırtımdaki küfemde güzel yaşanmış bir ömür var.
- Dahası?
- Yeterli değil mi
- Değişir. Başka neler var o küfede?
- Yüküm fikrimdir. Yani önemsiz bir şeyi merak ediyorsun. Bazı durumlarda kişilere bazı vasıflar yükleyip öyle tanımlayabiliriz. Bu durum gerçekten varsa aslında hiçbirimiz Olmamız gerektiği gibi olmuyoruz. Aslolan sadece bizi başkasının ne şekilde gördüğüdür. Yok muyuz biz yoksa?
- Varız... Şefkate ihtiyacim var şu an... Küfende aptal küçük bir kız gibi görüneceğim...
- Battaniye ne için var? Pofuduk bi şeyler neden varlar? Yumuşak bir yastık? Sarılmalık şeyler neden varlar? Isınman lazım senin. Lafı açılmışken bende üşüdüm sanki.
- Battaniye iyi bir tercih olur.
- Çok eskiden bi radyo tiyatrosunda dinlemiştim,  rüyaları çalınan bir kızla ilgiliydi. Daha sonra çok aradım o oyunu. Tekrar dinlemek istedim. Bulamadım. 200 tane radyo tiyatrosu dinledim. Gecelerimi radyonun başında devlet kanalını dinleyerek geçirir olmuştum. Araştırdım. Bulamadım.
- Çok üzücü bir durum. benimde başıma geliyor ara sıra. Senin için araştırabilirim.
- Bitirmeme izin ver genç bayan. Şimdi Bakınca 'ne iyi olmuş' diyorum. Arada bir iki replik geliyor aklıma ve o günlere gidiyorum. Beni güzel bir zamana götüren bir  zaman makinesi oldu benim için o oyun... Tekrar bulursam ve dinlersem aynı kokuda dönemeyecektim ilk dinlediğim zamana. O hissi alamayacağım diyorum kendi kendime. Bende aramayı bıraktım. Düzgün bi hava ve olası bir iki tesadüf.. Belki... Bilemiyorum.
- Güzel bir hikaye. Ders aldım söylediklerinden. Karışık  şeyler var...Ben de biliyorum bir şeyler. Zihnimi topladığımda anlatırım.
- Peki
- Kusura bakma dostum zihnimle başım belada
- Düzelecektir fazla üstüne gitme. Ben bıraktım onla uğraşmayı.
- Gerçeklik algımı iyiden iyiye kaybediyorum
- Fazla iyimser gelebilir ama bunu bir lütuf olarak görmeye çalış... Çoğu insan gerçekliğinden ölesiye tiksiniyor. Ondan kaçmak için bin türlü yol deniyor.
- Bağlarım koptu
- Böyle bir gerçekliğin içinde olmak ne denli gerekli. İnsanların ulaşmaya çalıştığı bir yol var
ya da yürümek zorunda kaldığı yolları. ve o yolun bir sonu var. ne olursa olsun nasıl yürürse yürüsün o yolu bitiriyor.
- Seninle şu an konuşup konuşmadığımızdan emin değilim.
- Ben şu an bir duvara bakıyorum. süngerlerle kaplanmış. Bakıyorum. Demir parmaklıklı bir pencere var.  Sen de aynı duvara bakıyorsan sorun yok sanırım. Fakat ben duvara bakıyorsam sen denizi falan izliyorsan sıkıntı. Fakat burada sorun bendeymiş gibi görünüyor. Daha önce konuştuk mu seninle?
- Yapma 607... Seninle son 12 yıldır Her gün konuşuyoruz.
- 12 yıl mı? Hayır ben buraya 4 gün 9 saat önce geldim. Ama seni hatırlar gibiyim. Gözlerindeki pırıltıdan tanıdım...
- Benimle konuşmadığın zamanlarda ne yapıyorsun?
- Şu odanın ortasına oturup güzel yerleri düşlüyorum. sonra şu süngerli duvardan bişeyleri izliyorum. Verdikleri ilaçlar çok yardımcı oluyor.
- Buraya seni ardımda bırakıp seninle vedalaşmak için gelmiştim... Şimdi gidemiyorum. Burası senin için uygun değil. Başka yerler var biliyorsun değil mi? senin bilincine uygun daha düzgün yerler var. seni buradan götüreceğim.
- Denize bakmıyorsun değil mi? sende benim gibi kainatı izliyorsun şu duvardan?
- Evet aynı kainata bakıyoruz seninle. Başka duvarlardan.
- Ne güzel bi yerdeyim...
- Gel benimle 607. seninle daha güzel bir yere gideceğiz. Rüyalarında gittiğin yerlere...
- Eşyalarımı almayacağım. 
- Olur. 
- İsmim ne demiştin?
- Bana sen gelmeden önce 607 diyorlardı.

Ertesi sabah 607 nin yemeğini getiren hasta bakıcı büyük bir şokla karşılaştılar.  607 numaralı odadan geriye sadece kapı ve kapının bulunduğu duvar kalmıştı. Oda temelinden kaybolmuştu... Geride en ufak bir iz bırakmadan sırra kadem bastı. Bir daha kimse 607 hakkında konuşmadı. İçindeki yaşlı adam zihnindeki gölgelerle birlikte karanlığa karıştı...



palyaço fanzin 9. sayısı çürüme için Bettie Mae ile seyrildi.




15 Ocak 2015 Perşembe

15.01.2015 tarihli seyirme...


her şey tepkisizliğimde sertliğini yitirmekte... dolayısıyla kırılmakta zorlanıyor kalın kafam. akan kan siyah. yoğun. zift gibi bedenimi kaplıyor. onun içinde kaybolacağım. çevremde sertleşip  tekrardan kabuk bağlayacak çocukluk yaralarım. kaşınan, inadına yolunan ve yolundukça kanayan... iyileşir mi bilmiyorum. zaten bir kelebek filan da çıkmayacak kozamdan.


çıkarsa can çıkar. özünden koparılmış ve ölümüne canı sıkılan.

korkma. hayat daha yeni başlıyor...  daha ağaçlar yeşerecek. gidilecek daha çok yol var. yapılacak tonlarca şey. yaşanacak bir sürü zımbırtı. daha milyonlarca şey var sahip olunacak. binlerce kişi var ruhları çalınacak daha onların arasında kaybolacaksın.
korkma...sen telefonuna odaklan yeter.

daha var anlamsız bir yığına dönüşmene.

rahat...