9 Kasım 2014 Pazar

09.11.2014 tarihli seyirme

“Hadi ağaç… Bana bir şeyler göster…”
Eskiden bu sonsuz bozkırda bir buffaloydum. Şimdi sadece rüzgarım kaldı. İçime akan nehir artık zehirli… Toksik yeşil bir aura sızıyor omuzlarımdan. Soluduğum duman aklıma anlamını çözemediğim mesajlar yolluyor. Uzun zamandır benimle, dumanla haberleşiyorum. Bir kelime çekiyorum. “Kaç” yazıyor. Sadece onu anlıyorum dumandaki zehrinden. İçimde beliren ilkel bir dürtüyle koşmaya başlıyorum. Toprak toynaklarımın altında çatlıyor. Ağzımdan salyalar saçarak koşuyorum. Daha fazla güç lazım… Ellerimi de kullanmaya başlıyorum. Formum değişiyor. Ellerim toprağa dokununca değişiyor. Parmaklarım birleşip sertleşiyor. Artık daha hızlıyım… Bir şeroke oku gibi hissediyorum. İsimsiz topraklardan, soyu keşfedilmeden katledilmiş kabilelerin arasından geçiyorum.
Veba…
Kıtlık…
ve beyaz adam,
hatta ölümün kendisi bile hızıma yetişemiyor.
Bu sonsuz bozkırda ölümüne şehirli bir soluk benizliyim. Tahta arabama oturmuş, cılız atımla sonsuza gitmekteyim. Dönüş yok… eskiden bir şey olduğumu hatırlıyorum… bilinçsizim.
Soluduğum duman “koş” diyor.
“koş…”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder